Erkek ve kadın vücudunda başı süsleyen saç, yüzyıllar boyunca her devrin zevkine güzellik ve güzelleşme anlayışına göre türlü türlü, biçim biçim kesilmiş, taranmış,
toplanmış örülmüş ve kendi renginden başka renklere boyanmıştır. M.Ö.4000 yıllarında Mısır ve Asya’da geçimini bu meslekten sağlayanlar vardı. O zamanlar barbier denilen berberler dolaşarak müşteri bulup tıraş ederlerdi. O tarihteki berberler model olarak güzel esir kızlarını kullanırlardı. Bundan da anlaşılacağı gibi insanlığın orta Asya’dan dünyaya yayıldığı gibi berberliğinde doğu medeniyetinden batıya geçtiği görülmektedir. Bu günkü anlayışla kuaförlük 1789 yılında Fransa’da başlamıştır. 1870 yılında Fransız kuaför Mars’el Grateua ondülasyon yapmaya başladığı zaman
salonuna gelen müşterilerin saçları düz idi. Dalga öğrenmek için bir demir maşa yaptırarak dalga tekniğini annesinin saçında öğrenmeye başlamıştır. Bundan sonra cesaretini artırarak daha
güzel ondülasyonlar yapmaya başladı. Çok para ve ün kazanarak Paris’te çok büyük kuaför salonu açtı. Mars el 1897 yılında mesleğini milyoner olarak bırakıp sakin bir hayat yaşamak için
istirahata çekildi.
Türkiye’de KuaförlüğünTarihçesi ve Geçirdiği Evreler
Ülkemizde kadın saçı yüzyıllar boyunca makas yüzü görmeden uzatılmış bele ve topuklara kadar inmiştir. 18. yy. ikinci Sultan Mahmut ve Lale Devrinde Türk kadını saç tuvaletinde Avrupa modellerinden örnekler alarak Avrupa kesimi top kâküller salınmış uzun saçlar ense üstünde, başın arkasında, tepesinde topuz yapılmış ve bu topuzlar
güzel takılarla süslenmiştir. Kadın berberliğinin İstanbuldan başlayarak Türkiyede yayılması şöyle olmuştur. 1917 yılında Rusyada ihtilalle başlayan savaşın bitmesinden sonra, İstanbul’a
kaçıp gelen dört kadın berberinden ikisi beyaz rus Maks ve jorj, diğer ikisinden biri Alman Sezar ve diğeride Fransız Blazi idi. O yıllarda istanbulda kadın berberinin sayısı 10’u geçmiyordu. İstanbulun meşhur kadın berberi Blazinin çırağı olan Marsel, o yıllarda büyük başarı gösterip üne kavuştu. Ekmeğin okkasının on kuruş olduğu o zaman Marsel’in günlük kazancının 450 lira olduğu tahmin ediliyordu. Marsel’in istiklal caddesindeki dükkanında 30 kişilik personel çalışırdı.1930-40-50 yılları arasında İstanbulda kadın berberi olarak çalışan gayri Müslim sanatkarlardan bazıları şunlardı: Onnik, Edmon, Ferdinant, Marsel, Mina, Jorji ve Nino kardeşler İspiro, Viktor, Jül Halama, Hanri Kasar, Vili ve diğerleri. Vili daha sonra Müslüman olup Veli Acar ismini almıştır.
1929 yılında Ankara ya ilk gelen kadın berberi Petro Vasiliç idi. Petro daha sonra Türk vatandaşı olarak Şükrü Moray adını almıştır. Ankarada Şükrü Moraydan başka kadın berberi olarak Hakkı Gürkan, Mustafa Süsler, Celal Çınar, Fikri Erbaş ve diğerleri, İzmirde ise Şükrü Akan, Hasan Vardar, Yaşar Vicdanlı ve Bedri Öztoprak ile daha birçok ustaların verdiği hizmetlerle 60 yıldan bu yana Türkiyede kuaförlük sanatı bugünkü seviyesine ulaşmıştır.
|